Wednesday, March 11, 2009

YOĞUN DİKKATTEN SONRA RAHATLAMAK - 2

UNUTMAK – BEYİN ENERJİSİNİ BOŞALTMAK

Zihinsel olarak rahatlamak nedir? Dikkatinizi toplamış olduğunuz şeyi ve onunla anlamsal (semantik) olarak ilgili diğer şeyleri unutmaktır. Yani ilgilenmekte olduğunuz şeyi ve onun ilişkilerini unutmak.

Konsantre olmak dikkatinizi bir konuya toplamak beynin çalışma belleğinde bulunan konuyla ilgisiz şeyleri
unutmak, onların bulunduğu bellek adreslerine konu ile ilgili olanları getirmektir. Aslında beynin çalışma belleğini bir bilgisayar adres sayfası şeklinden çok, bağlantı ağırlıkları değiştirilebilen ya da sıfıra indirilip kopartılabilen esnek bir ilişkili hücreler ağı ve ağları gibi düşünmek gerekir. Dikkat toplama durumunda çalışma belleğini oluşturan beynimiz içinde dağınık çeşitli kısımların ilgili hücreleri arasındaki ilişkilerden konu ile ilgili olanların ağırlıkları arttırılır.

Yoğun konsantrasyon durumu ise konunun üzerine toplanan dikkatin uygulama süresi ve odaklanma niteliği arttırıldığında gerçekleşir. Uzun süreli yoğun konsantrasyon ise belirli bir konuda 3 ay 6 ay gibi uzun sürelerle yoğunlaşıldığında ortaya çıkar. Bu durumda, beyin sınırlı bir konuda çok geniş bir bilgi birikimi oluşturur ve bu bilgi ile sonuca gitmeğe çalışır (örn büyük sistemlere ait yazılım projelerinde).

Uzun süreli yoğun konsantrasyon durumunda beyin algılamaya ilişkin tampon(geçici depo) belleklerini bile çalışma belleğine ve onun çevresinde oluşturduğu yakın dönem belleği(episodik ve diğer) katmanına katar. Büyük sistem mühendislerinde görülen hareket yavaşlığı ya da ameliyattan çıkan operatörlerde gözlenen davranışlar, her iki grupta eşyalarını hep aynı yere koymak gibi eğilimler… aşırı zihinsel zorlanma sonucundadır. Bu zorlanma, çalışma belleğinin normalin üstünde genişlemesi ve yakın zaman belleğinin ilişkilerle aşırı yüklenmesindendir. Episodik bellek ve temel duyulara ait tampon bellekler de çalışma belleğine katılır. Durum öyle bir hal alır ki, araba kullanırken trafikte kırmızı ışıkta durmuş olduğunuz gibi, çok basit şeyleri kısa süre sonra hatırlıyamaz hale gelirsiniz. Koku ve tat alma duygularınız zayıflar.

Aşırı zihinsel zorlanma durumunda beynimiz sonuca gitmek için yalnızca konu içindeki öğelerin ilişkilerini arttırmakla kalmaz. Ayrıca genel olarak ilişkilendirme ve sonuca gitmeyi kolaylaştırıcı önlemler alır. Vücudun hormonlar yayınlamasını sağlayarak beyin hücrelerinin oluşturduğu sinir ağlarının iletkenlik özelliklerini değiştirir. Böylece karar almağı belirleyen karar eşikleri düşer ve doğru ya da yanlış ne olursa olsun sonuca gitmek kolaylaşır. Bunu sağlayan hormonların salgılanması kişinin duygusal yapısını da etkiler. Mühendislik projelerinin sonunda kişilerin aşırı hassaslaşması, hiç kavga etmeyen kişilerin çatışması daha sonra da iş bittiğinde sanki hiçbir şey olmamış gibi devam etmeleri tesadüf değildir.

Aşırı zorlanma durumunda beynin vücuda gönderdiği komutlar ile salgılanan hormonlar yalnızca kişinin duygusal (affektif) davranışını ve karar eşiklerini etkilemekle kalmaz. Oluşan affektif değişiklikler düşünme hızını da etkiler. Hormonların oluşturduğu yeni propagasyon ortamının özellikleri yalnızca makro seviyede kararların çabuk verilişini değil, ilişkilerin kuruluşu ve ilişki önemlerinin belirlenişi gibi mikro olayları da hızlandırır. Örneğin olağanüstü durumlarda, acil durumlarda ne olduğumuzun farkına varmadan gösterdiğimiz doğru tepkilerin altında düşünce hızının hormonal olarak ayarlanışı da yatar, otomatik süreçlerin devreye girişinin yanında.

Yoğun dikkat ve uzun süreli yoğun dikkat durumunun global bir sonucu ise kişinin zihinsel kontrol yeteneğinin normal seviyelerin üzerine çıkmasıdır. Bunun bir göstergesi, konuşma yeteneği, yabancı dil kullanımı yeteneği,
artar, algılama hassasiyeti aşırı artar. Çalışırken bilgisayar ekranınızda her zaman fark etmediğiniz küçük şeyler görmeğe başlarsınız, geçmişe ilişkin olayların hiç farkına varmadığınız ilişkisel ayrıntılarını hatırlamağa fark etmeğe başlarsınız.

Düşünce hızının biraz daha artması ciddi sorunlar yaratır. Hayaller görmeğe başlarsınız ya da sesler duymağa başlarsınız. Dil konusunda sıkıntılar başlar. Almanca konuşmaları dinlerken Türkçe sözler duymağa başlarsınız. Hep aynı sorunlar kafanızda dönüp dolaşıp aklınıza gelir.

Bunalmış bir insanın önemli bir sorunu unutamamaktır. Her şeyi bir kenara koyup sorunlara taze bir kafa ile yeniden bakamamak çözümlere ulaşmağı engellediği gibi zihinsel rahatsızlığın derinleşmesine de neden olur.
Bu durumda uzun ve güzel bir tatile çıkayım düzelirim yaklaşımı da çözüm vermeyebilir. Eve dönüp kapıyı açtığınızda bütün sorunları aynen karşınızda bulursunuz. Üstelik sorunları rafa kaldırıp sonra yeniden indirmenin getirdiği zihinsel yük te üstünüze biner.

Dikkatli bakılırsa sorunun en yoğun olduğu aşamalar sorunun çözümüne ilişkin ipuçları verebilir. Unutmak bu ipuçlarından önde gelen bir yeteneğimiz. Yoğun bir günden sonra o günde olanların hiç değilse ayrıntılarını bir şekilde unutabiliyorsak, akşam bunlar tekrar geri gelmiyorsa aklımıza her şey yolundadır. Rahatlamanın zihinsel olarak relax olmanın, yoğun dikkatten ve onun kötü etkilerinden kurtulmanın anahtarı unutmaktır.

Unutmak, yoğun dikkatin oluşturmuş olduğu semantik ilişkiler ağını bozar, bu ağa özgü oluşmuş ilişki önemlerini, ağırlıklarını siler ya da bozar. İlişkisel ağırlıkların bozulması ister istemez muhakeme yeteneğini azaltarak düşünme hızını frenleyici bir etki yapar. Hız hormanal ya da kimyasal bir olgu olsa da mantıksal yapı hız üzerinde frenleyici bir etki yapabilir.

Unutmak, özellikle bağlam (context)’i unutmağa başlamak aşırı bellek zorlanmalarını azaltarak algılama tampon belleklerinin çalışma belleği gibi kullanılmağa zorlanması gereğini azaltır. Unutma işleminin hızlı olması, özellikle uzun süreli yoğun konsantrasyon dönemlerinden sonra ters etkilere yol açabilir. Kişi oluşturmuş olduğu zihin kapasitesi ile bir çok ilişkisiz konuyla ilgilenmeğe başlar. Geçmişteki çok eski anılarını zorlamağa, çok soyut konular düşünmeğe ve zihinsel zorlama eğilimini başka faaliyetlerle artarak sürdürmeğe çalışabilir.

Uzun süreli yoğun konsantrasyondan çıkışta, hatta günlük tempodan çıkışta yoğunluğu giderek azalan zihinsel faaliyetler izlemek ve kişi beynine uyum sağlamak için zaman tanımak gerekir. Örneğin, önce İngilizce haberler seyredip, daha sonra Türkçe haberler, sonra bir sanat programı sonra eğlence programı… Daha sonra TV’yi kapatıp en keyifli koltuğunuzda çay höpürdetmek vb…

Peki, normal işler yapan insanlar zaman zaman yoğun konsantre olduklarında ne yaparlar? Bilinçli olarak pek bir şey yapmazlar. Bünyelerinin ve geliştirmiş oldukları kişiliğin davranış biçimleri onları korur. Sorun büyük sistemler gibi hayati sorumluluk ve risk içeren, normalin üstünde uzun sürelerle konsantre olmak ya da belirli bir konuyu zihinde taşımak gereken işlerde çalışan kişilerindir. Bu kişiler maddi manevi motivasyonlarla bünyelerinin yüksek konsantrasyona karşı gösterdiği direnci yenmek alışkanlığını edinirler çalıştıkları işlerde.
Eğer bu tür işlerde çalışan kişiler içinde bulundukları duruma karşı almaları gereken önlemler konusunda eğitilmezlerse kalıtsal eğilimlerine de bağlı olarak ciddi zihinsel risklere maruz kalırlar.

Yine görmek metaforuna dönersek. Bir şeye dikkatimizi toplar ve one dik dik bakarsak, giderek bakış odağımızın daraldığını, konsantrasyonun had safhada arttığını, öte yandan ambient’ın da arttığını ve biraz sonra bulanık bir görüntüye geçtiğimizi ve gözümüzün daldığını fark edersiniz. Doğal bir kontrol mekanizması var.

Normalde zihnimiz yorulduğunda dikkatimiz dağılır farklı konuları düşünmeğe başlarız. Sınırlar zorlanınca vücudumuzun otomatik olarak tedbirler alışına bir örnek te düşünce hızının çok artması durumunda halisülasyonlar görmemizdir. Halisülasyon aslında zihinsel enerjinin bir çeşit boşalışıdır.

Davranış biçimlerimiz de bizi koruyucu etki yapabilir. Örneğin aşırı yük altındaki bir kişi, daha programlı ve planlı çalışmak için önlem alır. Program ve plan yapmak, tasarım yapmak hep zihinsel enerjiyi boşaltmağa hizmet eden yüksek enerji kullanan zihinsel faaliyetlerdir. Bunlar yalnız yapılacak işleri düzenlemekle kalmaz birikmiş olan aşırı zihinsel enerjiyi harcamağı da sağlar.

Sorun, iş yapma sürecinde zihinsel enerjinin ve düşünme hızının aşırı konsantrasyon nedeni ile normalin üzerine çıkması, bu değerde uzun süre kalması ve iş bittikten sonra ya da mesai saatleri dışında da aynı seviyelerde kalıp aşağı inmemesidir. Bir süre sonra azalmayan bu anormal düşünme enerjisi ve hızı çalışanların beyinlerinde kalıcı değişimlere neden olmaktadır. Bu duruma karşı, çalışanların relax olma teknikleri konusunda eğitilmeleri ve iş kritikliğine bağlı olarak düzenli pskolojik kontrol altında tutulmaları gerekir.

Bundan sonraki yazım, hayati operasyonel görevler üslenen büyük sistem çalışanlarının relax olmaları için bir yöntem önerecek. Yorgun bir kafa ile karşılaşılan en önemli sorun akşam eve gidince o günü ya da güçlükleri unutamamaktır. Unutmak için belleğin bazı silme mekanizmaları olmalı. Eğer bu mekanizmaları iyi bir şekilde tahlil edebilirsek belki de çok basit bazı teknikler geliştirebiliriz.